Saldırıyı gerçekleştiren aşırı sağcı terörist 43 yaşındaki Tobias R. ardında bir mektup ile video bıraktı. Buradan anlaşıldığı kadarıyla saldırı, Almanya dışından gelip orada meşru ve legal olarak hayatını sürdüren yabancıların varlığını hazmedemeyen ırkçılığın motive ettiği insanlık dışı bir girişimdir.
Avrupa’da giderek yaygınlaşan ve maalesef ana akım siyasette de kendisine “meşruiyet” edinmeye çalışan yabancı düşmanlığı ve ırkçılık ile bunun en güncel biçimi olan İslam düşmanlığı, uluslararası insan hakları gündeminin en önemli problem alanlarından biri haline gelmiş bulunmaktadır.
Buna rağmen, İslam karşıtlığına dayalı nefret söyleminin “ifade hürriyeti” bahanesiyle önünün açılması, İslam’ın tahkirinin bunun bir sonucu olarak görülmesi, dün geceki vahim olay ve benzerlerinin meydana gelmesini kolaylaştıran hatta teşvik eden bir hale bürünmüştür.
“Açık ve yakın” tehlike kriteri açısından değerlendirildiğinde, İslam karşıtlığına dayalı nefret söyleminin ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilemeyeceği, demokratik toplumun gerekleriyle bağdaştırılamayacağı ortadadır.
İslam karşıtlığı ile mücadele, en az antisemitizm kadar önemsenmeli ve bunu içeren uluslararası hukuk araçları ihdas edilmelidir. Norveç’ten, Yeni Zelanda ve Hindistan’a uzanan İslam karşıtlığının beslediği politik şiddete bir an önce dur denilmesi için başta Almanya olmak üzere tüm AB ülkelerini, BM’yi ve uluslararası insan hakları kuruluşlarını sorumluluk almaya davet ediyorum.
Bugün değilse, ne zaman?
