Hayatımıza giren E-scooterlar, yoğun ilgi görüyor

Hayatımıza giren E-scooterlar, yoğun ilgi görüyor

Mikro mobilitenin yeni aracı elektrikli scooterlar (e-scooter), hızlı ve pratik kullanımıyla özellikle trafiğin yoğun olduğu büyükşehirlerde kullanıcılardan yoğun ilgi görüyor.

Büyükşehirlerdeki trafik sıkışıklığı ulaşımda yeni arayışları da beraberinde getiriyor. E-scooterlar, pil teknolojisinin de gelişmesiyle birlikte günlük hayata hızlı bir giriş yaptı. İki tekerlekli bu araçlarla kısa mesafelerde yapılan sürüşler, sıfır karbon salınımı ile pratik olduğu kadar çevreci bir nitelik de taşıyor.

Uzmanlara göre, e-scooterların toplu taşımayla entegre edilmesi, insanların toplu taşımaya olan ilgisini de artırıyor. Hollanda merkezli mobilite profesyonelleri platformu Intertraffic'in sitesinde yer alan bilgiye göre, mikro mobilite yolculuklarının 4'te 1'i büyük toplu taşıma merkezlerinde başlıyor ve bitiyor. Mikro mobilite araçları aracılığıyla insanların evlerinden toplu taşımaya hızlı ve pratik ulaşması, toplu taşıma kullanımını olumlu etkiliyor.

"Salgınla birlikte scootera eğilim artmaya başladı"

BinBin Scooters Üst Yöneticisi (CEO) Kadir Can Abdik, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, e-scooterların hayata 2017 yılında ABD'de girdiğini belirterek, "2,5 seneyi aşkın süredir Türkiye'de e-scooter firmaları faaliyet gösteriyor. Sürdürülebilir bir ulaşım aracı olarak çıktı ve şu an öyle devam ediyor. Eğlenceli bir ulaşım aracı olarak nitelendirebiliriz." diye konuştu.

"Ginger"ların zamanında çok yüksek fiyatlarla piyasaya girdiğini, ancak zaman ilerledikçe ve maliyetler düştükçe durumun e-scooterlara kadar geldiğini anlatan Abdik, şunları kaydetti:

"Kullanım 17'den 65 yaşına kadar devam ediyor. 27 yaş ortalamamız var. Zaman geçtikçe yaş ortalaması yukarıya doğru çıkıyor. Şu an yaş ortalamasının 27 olmasının sebebi çok yeni bir sektör. Gençler hemen adapte olabiliyor, telefonuna indirip sürüşe başlayabiliyor.

İlk olarak hizmet vermeye üniversitelerde başladık. Öğrenciler, bu araçları sınavlar, dersler arasında bir aktivite olarak sevdiler. Pandeminin hayatımıza girmesiyle sokaklara inmeyi tercih ettik. Fatih'te, Üsküdar'da, İstanbul Havalimanı'nda faaliyete başladık. Salgınla birlikte insanlar toplu taşımaya binmek istemedi ve alışkanlıkları değişmeye başladı. Bununla birlikte scootera olan eğilim artmaya başladı. Öte yandan, tekil ulaşımın pahalı olması da ilgiyi artırdı. En uygun, en çevreci ulaşım aracı olarak da scooterlar öne çıkıyor."

"Türkiye, e-scooter alanında dünyayı kıskandırıyor"

Abdik, Türkiye'nin e-scooter alanında dünyayı kıskandırdığını ve sektörün hızlıca regüle edildiğini ifade etti.

Bu regülasyonların; "kaç yaşındakiler scooter kullanabilir", "nereye parkedilmesi gerekiyor", "etrafta kaç tane scooter olması gerekiyor" gibi konuları kapsadığına işaret eden Abdik, "Örneğin, Kız Kulesi'nin olduğu yere 500 tane scooter koyarsanız, Kule bütün güzel algısını kaybeder, yürüyecek yer bulunmaz. Bu nedenle, tüm konular regüle edildi, ilgili Bakanlıklar tarafından hazırlandı ve belediyelere devredildi. Belediyeler de başvuran lisanslı firmalara, eşit bir şekilde lisans dağıtmaya başladı. İstanbul'da 12 firma şu anda lisanslı olarak başvurusunu tamamladı." dedi.

Abdik, scooterların diğer araçlara göre daha tehlikeli olduğunun söylenemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti:

"25 kilometre hızı geçmeyen bir scooterın araçlara göre daha tehlikeli olması mümkün değil. 1900'lü yılların başlarında, şu anki yollar araçlara göre dizayn edildi. Bu yavaş yavaş evrilmeye başlayacak. Yollar bu paylaşımlı araçlara göre tasarlanmaya başladı. Japonya'da bunun denemeleri başladı ve bazı şeritler otonom araçlara ayrıldı. Kaza oranları çok düşük. Yüzde 1'in çok altında. Sigorta konusunda çok hassasız. Kaza yapan yolcularımızın bütün masraflarını, anlaşmalı sigorta firması üçüncü şahıslara kadar karşılıyor. Dar alan ve nüfusu fazla şehirler pilot bölgeler için en uygun şehirler. İstanbul bunun için çok uygundu ve denedik, gayet güzel sonuçlar aldık. İstanbul'da başladık, Konya, Eskişehir, Kayseri, Antalya, Samsun'da sürdürdük. İzmir ve Adana açılışlarımız olacak."

"İnsanlar ulaşımını e-scootera evirdi"

Almanya'da ortalama bir aracın günde 26 kilometre yol yaptığını hatırlatan Abdik, "Bizim ortalama ulaşımımız günlük 12 kilometrelerde. Kısa mesafede çok yüksek bir rakam diyebiliriz. İnsanlar ulaşımını scootera evirdi. Gayemiz, ulaşımımıza bir çözüm olmak, trafiği azaltmak ve çevreci olmak. Bütün şehirlere en kısa sürede gitmeyi planlıyoruz. Ayrıca, Avrupa'ya geçerek ülkemizi gururlandırmayı da hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

Abdik, e-scooterların yönetilmesini sağlayan yazılımı kendi ekipleriyle yerli olarak geliştirdiklerini aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Yazılım her an yaşadığı için, ona dokunmak gerekiyor. Ekibimizle, ihtiyaçlara göre değişiklikler yapabiliyoruz. Araçların şarj süreciyle ilgili olarak, ilk faaliyete başladığımızda; 'sokağa dağıt', 'minibüsü yolla, sokaktan toplasın, depoya götürsün', 'şarj olsun ve tekrar sahaya gitsin' şeklinde çok zor bir operasyonel süreci vardı. Şimdi bu süreç, sektör geliştikçe batarya değiştirme modeline doğru kaydı. Depolarımızda şarj olmuş bataryalarımızı, şarjı bitmiş scooterlara götürüp değiştirerek faaliyete sokuyoruz."
PTT, gönderileri trafiğe takılmadan daha hızlı teslim ediyor

Öte yandan e-scooterlar, operasyonlarını geliştirmek isteyen şirketler tarafından da tercih ediliyor.

PTT'de Posta Dağıtıcısı olarak görev yapan Ender Sakal da yaklaşık 4 aydır e-scooterları kullandıklarını belirterek, "Öncellikle gaz salınımı olmadığı için doğaya çok faydalı. Bizim için de zamandan tasarruf sağlıyor. Günde kilometrelerce yol yürüdüğümüz için zaman kaybı yaşıyorduk ve müşteriler daha fazla beklemek zorunda kalıyordu. Bu araçlar sayesinde trafiğe takılmıyoruz ve hızlı bir şekilde teslimat yapabiliyoruz. Bizi gördükleri zaman insanların tepkileri çok hoş. PTT'nin teknolojiyi takip etmesi onların da dikkatini çekiyor ve olumlu tepkiler alıyoruz." diye konuştu.

PTT Posta Dağıtıcısı Münüre Arıcan da scooterları olmadan önce servislerle teslimata çıktıklarını ve grubu takip etmek zorunda kaldıklarını aktararak, "Trafik sorunları oluyordu. Bu araçlarla kendi postamızı ayarlayıp, trafiğe takılmadan rahat ve hızlı bir şekilde gönderi teslimatı yapabiliyoruz. Çok iyi tepkiler alıyoruz ve bu bizi mutlu ediyor. Banka kartları, pasaportlar, kimlikler gibi acil gitmesi gereken gönderiler olduğunda rahat ve hızlı bir şekilde götürdüğümüzde, insanların olumlu görüşleriyle karşılaşıyoruz. Birçok gönderiyi gününden önce teslim ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Türk otomotiv sanayisi bir aracın yüzde 80'ini üretiyor
Önceki Türk otomotiv sanayisi bir aracın yüzde 80'ini üretiyor
Batı Trakya'dan başlayan fırtınalı hayat
Sonraki Batı Trakya'dan başlayan fırtınalı hayat