Gümülcine Başkonsolosluğu görevinin kendisi için ilk misyon şefi görevi olduğunu belirten Ünal, “Burada görev yapmanın bir ayrıcalık olduğunu biliyorum. Bundan dolayı mutluyum. Bunun gurur ve heyecanını yaşıyorum. Bu heyecanın da her gün biraz daha artacağını görüyorum.” dedi.
Göreve başladığı günden bu yana Rodop ve İskeçe illerinde bazı ziyaretlerde bulunduğunu, insanlarla tanışma imkanı yakaladığını hatırlatan Başkonsolos Ünal, kendisine gösterilen ilgiye teşekkür etti.
Geçtiğimiz günlerde göreve başlayan Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu Aykut Ünal azınlık basınının sorularını yanıtladı.
Soru Görevinizde başarılar dileriz. Okuyucularımıza kendiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Aykut ÜNAL: İyi dilekleriniz ve mülakat talebiniz için şükranlarımı sunuyorum. En özet haliyle, Uluslararası İlişkiler lisans ve Avrupa Birliği Politikaları yüksek lisans eğitimlerinin ardından, 2007 yılında Dışişleri Bakanlığı’nda görevime başladım. Yurt dışında Suriye, Rusya ve İspanya, merkezde ise Güney Asya, Orta Doğu, Personel ve Avrupa Birliği birimlerinde farklı unvanlarda çalıştım.
15 Aralık 2022 tarihinde de Gümülcine Başkonsolosluğu görevime büyük bir heyecanla başladım. Bu görevin önemi malum. Bu bilinçle ve gururla, tüm Başkonsolosluk personelimizle, görevimizi layıkıyla yerine getirmeye gayret edeceğiz.
Soru: Batı Trakya’ya yönelik ilk gözlemleriniz nelerdir? Batı Trakya’yı nasıl buldunuz?
Aykut ÜNAL: Batı Trakya, her Türk diplomatın olduğu gibi benim de takip ettiğim, sorunlarını ve önceliklerini bildiğim bir bölge. Tabii burada bulunmak ve görmek daha farklı ve derinlik katan bir tecrübe.
Gümülcine ve İskeçe’deki programlar vesilesiyle soydaşlarımızla bir araya gelme imkanım oldu. Diğer bölgeleri de ziyaret edip soydaşlarımızla bir araya geleceğim. Gelenek ve göreneklerin korunduğunu gördüm. Bu durum beni mutlu etti.
Bunun yanı sıra bugüne kadar gittiğim yerlerde gözüme genç nüfusun azlığı çarptı. Soydaş gençler, ekonomik zorluklar nedeniyle maalesef başta Hollanda ve Almanya olmak üzere Batı Avrupa ülkelerine göç ediyor. Türkiye’ye göç eden soydaşlarımız da mevcut. Tabii genç nüfusun azalmasının tek sebebi göç değil. Daha geç yaşta evlilik ve daha az sayıda çocuk sahibi olma yönündeki tercihler de diğer etkenler.
Soydaşlarımızın sorun ve sıkıntıları sadece ekonomik alanla da sınırlı değil. Bunları detaylarıyla biliyor, yetki ve imkanlarımız dahilinde takip ediyor ve ilgileniyoruz.
Soru: Batı Trakya ve genel olarak Kuzey Yunanistan, her yıl Türkiye’den pek çok ziyaretçiyi ağırlıyor. Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?
Aykut ÜNAL: Yakınlığı nedeniyle Batı Trakya ve Konsolosluğumuzun görev bölgesinde bulunan Kavala, özellikle yaz aylarında Türk turistler için popüler yerler. Burada bulunduğum kısa süre içinde Kavala’yı da görme imkanım oldu. Kavala’da dikkatimi çeken Türkiye’den gelen çok sayıdaki tur otobüsüydü. Türkiye’deki yakın illerden vatandaşlarımız da bölge genelini yıl içinde ziyaret ediyor. Pek çoğuna rastlıyoruz. Türkiye’deki arkadaşlarımı ve akrabalarımı ısrarla davet ettim. Bölgeyi tanımak ve soydaşlarımızla kucaklaşmak üzere buraya gelecek ziyaretçi sayısında kendi imkanlarım dahilinde artış sağlamaya çalışıyorum.
Mayıs – Eylül arasındaki dönemde Avrupa ülkelerinde yaşayan gurbetçilerimizin de yaz tatillerini geçirmek üzere Türkiye’ye seyahat etmesiyle görev bölgemizde bulunan veya bu bölgeyi transit kullananların sayısında büyük bir artış oluyor. Haliyle, bazı konsolosluk işlemleri ya da yaşanabilecek acil durumlar için Başkonsolosluğumuza başvurular oluyor. Tecrübeli ve özveriyle çalışan bir kadroyla, konsolosluk hizmetini ve himayesini en etkin şekilde sağlamaya özen gösteriyoruz.
Soru: Batı Trakya Türk Azınlığı’na ve gençlerimize hangi mesajı vermek istersiniz?
Aykut ÜNAL: Biraz önce de söylediğim gibi azınlık gençlerinin sayısı azalmış durumda. Bu nedenle, her bir genç soydaşımız kıymetli ve önemli. Gençler, teknolojik gelişmelerin dünyayı tamamıyla değiştirdiği farklı bir çağda yetiştiler. Teknoloji artık hayatın her alanında iş akışında var ve etkin bir biçimde kullanılıyor. Gençlere ilk tavsiyem çağın gerisinde kalmamaları ve yeni teknolojik gelişmelerden olabilecek en verimli şekilde faydalanmaları. Teknolojinin olumlu özelliklerinin yanında, teknolojinin insanları, özellikle teknolojiyle daha iç içe yaşayan gençleri bir ölçüde tembelleşmeye ittiği bir gerçek. İnsanlar teknolojinin getirdiği rahatlık sebebiyle, daha az efor sarf ettikleri ve daha rahat bir yaşam beklentisi içine girebiliyor. Ama bu tutumun dünya gerçekleriyle örtüşmediği de bir gerçek. Gençlere daha çok çalışmalarını, kendilerini erişebildikleri imkanları da kullanarak en iyi biçimde yetiştirmelerini, haklarını ve tarihlerini iyi bilip zorluklar karşısında mücadelelerini sürdürmelerini tavsiye ediyorum.
