28. Dönem AK Parti Konya Milletvekili Meryem Göka, 30 Ekim 1961 tarihinde imzalanan Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşması'nın 62. yıl dönümü dolayısıyla TBMM Genel Kurul'da konuşma yaptı.
Türkiye-Almanya İşgücü Anlaşması'nın 62. Yıl Dönümünde ayrımcılık ve İslam karşıtlığına karşı mesajlar
Cumhuriyet'in ilanının 100. yıl dönümünün ilk TBMM Genel Kurulu’nda 30 Ekim 1961 tarihinde Almanya ile imzalanan “İşgücü Alım Anlaşması”nın 62. yıldönümü nedeniyle söz alan Göka, ırkçılık, İslam ve yabancı düşmanlığı ile ayrımcılığının Avrupa'daki Türk toplumunun başlıca sorunları olduğunu ve olmaya devam ettiğini, ancak Almanya Türk toplumunun basiret ve ferasetle hareket ederek nefret siyasetine asla prim vermediğini söyledi.
Göka, Avrupa’da ibadethaneler, dernek ve işyerleri hedef alınarak, inancından, kökeninden, kültüründen dolayı birçok insanımız ayrımcılığa uğradığını belirtti.
Batı Avrupa'da Kur'an-ı Kerim'e karşı ifade özgürlüğüne izin verilen nefret saldırıları kabul edilemez
Göka, “Son zamanlarda, tüm uyarılarımıza rağmen, Batı Avrupa’da kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e karşı düzenlenen ve nefret suçu içeren menfur saldırılara ifade özgürlüğü kisvesi altında izin verilmesi kabul edilemez” dedi.
Yurt dışındaki vatandaşlara yönelik seçim beyannamesi hazırlayan, hükümet programında da ayrı bir bölüm ayıran ilk hükümetin AK Parti hükümeti olduğuna vurgu yapan Göka, “Ellerinde bavulları, gönüllerinde sıla hasreti, Almanya’ya gözyaşlarıyla birçok kervan uğurlandı. Güzel Konya’mızdan gurbete giden bir ailenin evladı olarak, bugün bu Yüce Çatı altında sizlere hitap etmekten onur duyuyorum. Günümüzde 3,5 milyonu aşan nüfusuyla kendi aidiyetini muhafaza eden Türk toplumu, Almanya’nın asli ve yerleşik bir parçası olarak yaşadığı ülkenin geleceğine katma değer sunuyor.
Yurt dışında Türk toplumunun başarısı ve aidiyeti gurur veriyor
Bir dönem "misafir işçi" olarak ekmeğinin peşinde koşan Almanya'daki kardeşlerimizin, bugün artık tıptan-mühendisliğe, spordan-sanata, müzikten-edebiyata kadar her alandaki başarılarıyla gurur duyuyoruz.
Türkiye ve Almanya arasında beşeri köprüler kuran ve günümüzde yerini 4. kuşağa bırakan toplumumuz, hiç şüphesiz bu noktaya kolay gelmedi. Tüm bu başarıların arkasında zorluklarla, hasretle, kimi zaman dışlanmışlıkla örülmüş çok büyük mücadeleler var.” İfadelerini kullandı.
“Kıta genelinde hız kazanan ayrımcılık, kültürel ırkçılık, yabancı karşıtlığı ve İslam düşmanlığı gibi toplumsal barışı kemiren, bir arada yaşama kültürünü dinamitleyen bu akımlara karşı hep beraber mücadele etmeliyiz.” diyerek sözlerini sürdüren Göka, “1984’ten bu yana, 2020 yılındaki Hanau saldırısı ile birlikte, ırkçı terör eylemlerinde 31 vatandaşımız hayatını kaybetti.
30. Yılında Solingen katliamı ve ırkçı terör kurbanlarını rahmetle anıyoruz
Bu vesileyle, ırkçı terörün vahşi yüzünü gösterdiği Solingen katliamının 30. yılında, yaşadığı tarifsiz acıya rağmen, fedakarlığı ve Anadolu irfanıyla yoğrulmuş, metanetli duruşu ile Almanya'ya ve Batı dünyasına insanlık dersi veren Mevlüde Genç annemizi ve ırkçı terör eylemlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı rahmet, dua ve minnetle anıyorum.
Biz Türkiye olarak, yurt dışındaki vatandaşlarımızın hak ve hukukunu savunmaya devam edeceğiz, kutsallarımıza yönelik her türlü baskı, ayrımcılık ve insanlık dışı muamelelere karşı mücadelemizi kararlı bir şekilde, uluslararası platformlarda ve her yerde sonuna kadar sürdüreceğiz.”
Türkiye, yurtdışındaki vatandaşları için yeni fırsatlar sunuyor
Bugünün Türkiye'si, Avrupa'ya göç eden Türklerin geride bıraktığı Türkiye'den çok farklı olduğuna dikkat çeken Göka, “Her alanda ölçek büyüten, ekonomik bir güç haline gelmiş, demokratik kurum ve teamüllerini oturtmuş, toplumsal barışı tesis etmiş, izlediği pro-aktif ve vizyoner dış politika sayesinde bölgesinde oyun kurucu olarak konumlanan Türkiye, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız için yeni fırsat ve imkânlar sunuyor.
Bir zamanlar, "Gurbetçi" veya "Alamancı" gibi ayrıştırıcı tanımlamalarla yarım asıra yakın yabancı ülkelerde sorunlarıyla baş başa bırakılan insanlarımıza yönelik dışlayıcı tutumlar, ancak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yurt dışındaki Türklere gösterdiği önem ve özel çabalarıyla son buldu.
AK Parti hükümetleri ve Cumhur İttifakı olarak "yurt dışı Türkler” tanımlamasıyla birlikte, ihdas ettiğimiz yeni kurumlarla güçlendirdiğimiz kurumsal politikaları devreye aldık.
Vatandaş odaklı yaklaşımımızla, eğitimden-sağlığa, sosyal güvenlikten-nüfus işlemlerine, gümrükten-dövizle askerliğe, vatandaşlıktan-mavi kart uygulamasına kadar her alanda, dünyada örneği olmayan düzenlemeler yaptık.
Cumhuriyetimizin 100. Yılında, “Türkiye Yüzyılı”nı hayata geçirdiğimiz bu dönemde, yurt dışında vatan aşkıyla yanan, memleket sevdalısı her bir kardeşimizi en kalbî duygularımla selamlıyor, yüce Meclisimize saygılarımı sunuyorum” diye konuştu.
