Kahverengi gözler, ışığı emen yüksek oranda melanin içeriyor ve bu da koyu görünümü sağlıyor. Mavi gözlerde ise melanin seviyesi çok düşük. Mavilik aslında pigmentten değil, ışığın iris içindeki saçılma biçiminden kaynaklanıyor. Bu etki, gökyüzünü mavi gösteren Tyndall etkisi ile aynı.
Kısa dalga boylu ışık (mavi), uzun dalga boylu ışığa (kırmızı, sarı) göre daha kolay saçıldığı için düşük melaninli gözlerde baskın hale geliyor ve gözler mavi görünüyor.
Yeşil gözler ise orta seviyede melanin ile ışık saçılmasının birleşimiyle ortaya çıkıyor. Ela gözlerde ise iristeki düzensiz pigment dağılımı, ışığa göre değişebilen mozaik bir renk yelpazesi yaratıyor.
Göz renginin genetik sırrı
Uzun süre “kahverengi maviyi yener” modeline dayanan basit bir genetik açıklama kabul görse de, bilim insanları bugün göz renginin birçok genin etkileşimiyle belirlendiğini biliyor. Bu nedenle aynı ailede çocukların farklı göz renklerine sahip olması ya da iki mavi gözlü ebeveynden yeşil veya açık kahverengi gözlü bir çocuğun doğması mümkün.
Bebeklerde görülen değişim de bu sürecin bir parçası. Avrupa kökenli birçok bebek, düşük melanin seviyesi nedeniyle mavi veya gri gözlerle doğar. İlk yıllarda pigment birikimi arttıkça göz rengi yeşile ya da kahverengiye dönebilir. Yetişkinlikte göz rengi daha kararlı hale gelir, ancak ışık, kıyafet veya göz bebeği büyüklüğü algıyı değiştirebilir.
İlginç ve nadir durumlar
Heterokromi, yani iki gözün farklı renkte olması ya da tek bir gözde iki farklı renk bulunması nadir ancak dikkat çekici bir durumdur. Ünlü müzisyen David Bowie’nin farklı renkte görünen gözleri ise aslında bir kaza sonrası göz bebeğinin kalıcı olarak genişlemesiyle oluşan bir yanılsamaydı.